
Nörobilimcilere göre bir insanın zeki olduğunu gösteren işaretlerden biri de, çocukken ontoloji üzerine sorular sorması, yani varlığı veya yokluğu merak etmesi, insanın öldükten sonraki durumunu merak etmesi, kötülük ve iyilik kavramlarını sorgulamasıdır. Kaynak CNBC 3. Existential questioning
Oysa gelenek kültüründe, çocukların bu tür sorular sorması yasaklanır. Tanrı var mı, neden doğar yaşarız, din nedir gibi soruları... Bütün bilimlerin temelinde felsefe var iken bunu çocuklardan mahrum etmek büyük bir yeteneği törpülemekten başka bir şey değildir. İlgili makaleye dönersek, bana elçi İbrahim'in sorgulamasını hatırlattı: 6 74-80 "İbrahim, babası Azer'e şöyle demişti: "Heykelleri mi tanrı ediniyorsun? Seni ve halkını tümüyle apaçık bir sapıklık içinde görüyorum. Böylece biz kesin bilgiye erişenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin var oluşunu gösterdik.
Üzerine gece basınca bir gezegen gördü, "Budur benim Efendim!" dedi. Batınca, "Ben batanları sevmem" dedi.
Ay'ı doğarken görünce, "Budur benim Efendim!" dedi. Batınca da, "Efendim bana doğru yolu göstermezse sapıtanlardan olurum" dedi.
Güneşi doğarken görünce, "Budur benim Efendim. Bu, daha büyük!" dedi. O da batınca: "Ey halkım, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım" dedi.
Ben yüzümü tümüyle, gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben ortak koşanlardan değilim.
Halkı onunla tartıştı. "Beni doğruya ulaştırmış iken benimle hala ALLAH hakkında mı tartışıyorsunuz? Sizin ortak koştuklarınızdan korkmam, Ancak Efendimin bir şey dilerse olur. Efendim, bilgice her şeyi kuşatmıştır. Öğüt almıyor musunuz?"
İbrahim peygamber, bunları elçi olmadan genç yaşında veya daha erken sorgulayan zeki bir bireydi. Var oluşsal sorgulamalar onu tanık olacağı bir gerçeğe götürdü.
Comments